Sayfalar

22 Haziran 2010 Salı

oğlum


OĞLUM

Seni bir çiğ tanesine benzetiyordum,
Dokunup soldurmasınlar,
Eritemesinler bir tanemi,
Esirgiyordum seni tüm kem gözlerden
Kimse sana zarar vermesin
Ölürüm yok olurum sonra be oğlum...

Toz konmasın sarı saçının güzel teline,
Ürkütmesin karanlık,sessizlik,
Çatmasın kaşların,yumuşak kalsın bakışların.
Sıcak,canlı,kuvvetli,mutlu kalsın,
Hep gülsün cesur dudakların.
Batsın gamzelerin yanaklarında,
Görünsün inci,beyaz güzel dişlerin
Yaşlansan da,beyezlasa dasarı saçların.
Göüzmde hep böyle çocuk kalacaksın oğlum...

seni unutmadım



Seni Unutmadım
Ateş düştüğü yeri yakar demiş atalarımız. Her yara ne kadar büyük ve derin olsa da zamanla kabuk bağlıyor.İzini dışarıdan bakanların göremeyeceği hale gelmesi yarayı sahibi için yok etmiyor; sadece içinde bir yerlere gömüyor

11 Haziran 2010 Cuma

fesleğenlerim


bugün pazardan mutfak camıma fesleğen aldım her yaz başında alırım ama hemen solarlar umarım bunlar fazlaca dayanırlar

4 Haziran 2010 Cuma

sen istersen

Savaş olmaz eğer sen istersen.
Eğer sen istersen tozu dumana katarsın,
Çaresiz dert, çözümsüz hastalık kalmaz.
Silinmeyen derin izler bırakırsın eğer sen istersen…

...Görüyorum ki istemiyorsun. Gününün yarısı dedikodu ve chat yapmakla, diğer yarısı da magazin programları izlemekle geçiriyorsun. Sence hakkı veriyor musun aldığın oksijenin. Sence yakışıyor mu bu sana. ”Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” diyorsun, sürekli aşağılıyorsun kendini. Bunu yapma ve unutma! Dünyayı daima bir kişi değiştirmiştir. Tarih kitaplarında yazan doğru değil! Parayı Lidyalılar bulmadı. Parayı bir tane zavallı Lidyalı buldu ve dünyayı değiştirdi. Yazıyı da Sümerler bulmadı aslında. Belki de sümüklü bir Sümerli buldu yazıyı … Dünyayı hep bir kişi değiştirdi. Sana, bana benzeyen bir kişi. Şimdi bi daha düşün! Kendini düşün! Sen de bir kişisin, tıpkı Einstein gibi, Newton gibi, hatta Fatih gibi, Kanuni gibi, Atatürk gibi bir kişisin. Seni engelleyen ne peki?

Hani sen ezelden beridir hür yaşamıştın, hani kükremiş sel gibiydin, bendini çiğner aşardın, enginlere sığmazdın hani… Hani sana zincir vuracak bir çılgın tanımıyordun. Ne oldu? Sana ne oldu? Kendi kendine zincirler vurdun! ”Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” dedin, diyorsun! Hadi kendine gel, yeniden hatırla ve sonsuza kadar unutma!

Sen ”O”sun! Sen dünyanın en akıllı insanısın!


Erdal DEMİRKIRAN

3 Haziran 2010 Perşembe


Anneliğin anlamını bu kadar iyi anlatan başka yazı var mıdır bilmiyorum ama kim yazmışsa emeğine sağlık çok güzel yazmış...


BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER;

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.
ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
SEN OLMASAYDIN EĞER; yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
SEN OLMASAYDIN EĞER; ben asla "anne" olmayacaktım.Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!

oğlum büyüdü annesine yardım ediyo